İzmir’de grev gerilimi sürüyor: 1030 işçi işten çıkarılacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde toplu iş mukavelesi görüşmelerinde yaşanan uyuşmazlık sonucu başlayan grevin uzlaşıyla sonlanması, personeller ve belediye idaresi ortasındaki tansiyonun düşmesine yetmedi. Grevin sona erdiği duyurulsa da Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yaptığı son açıklama tartışmayı yeni bir boyuta taşıdı.

Tugay, resmî prosedürlerin başlatıldığını belirterek “Bugün bin 30 civarında çalışanla yollarımızı ayırmak için süreçleri başlatıyoruz” dedi. Belediye-İş Sendikası’nın “belediye ve halkı düşünmeden hareket ettiğini” savunan Tugay, “Artık sorumluluk bizde değil, sendikadadır” tabirlerini kullandı.

Tugay, belediyede sendikalar ortasındaki fiyat farklılıklarının uyuşmazlığı derinleştirdiğini, kendilerinin ise 6 aydır bu noktaya gelmemek için uğraş gösterdiğini belirtti. Belediye-İş Sendikası’nın, bütçeyi zorlayan artış talebinde ısrar ettiğini belirten Tugay, “Bu talep yüzünden öbür sendikayla (DİSK/Genel-İş ) da sorun yaşadık” dedi. Görüşmelerden olumlu cevap alamadıklarını, bu nedenle yasal haktan faydalanarak işten çıkarma sürecini başlattıklarını söz etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK/Genel-İş Sendikası ortasında yaklaşık 23 bin emekçiyi kapsayan toplu iş kontratı, grevin yedinci gününde uzlaşmayla sonuçlanmıştı. Muahedeye nazaran, emekçilere birinci 6 ay için yüzde 30, ikinci 6 ay için ise yüzde 19 oranında enflasyon farkı artırımı uygulanacak.

Cemil Tugay ise grevi tetikleyen gelişmenin, vazifeye gelmesinden yalnızca beş gün evvel, evvelki belediye liderinin (CHP’li eski İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer) Belediye-İş ile imzaladığı “akıl almaz” fiyat seviyesindeki kontrat olduğunu savunuyor ve belediyenin mali yapısının bu talepleri karşılamaya elverişli olmadığını tekrar ediyor.

İzmir Belediyesi’ne bağlı İZENERJİ ve İZELMAN şirketlerinde örgütlü emekçileri 20 Haziran’da greve gitmiş, grev müddetince biriken çöpler kamuoyunda geniş yankı bulmuştu.Fotoğraf: DHA

Ne olmuştu?

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZENERJİ ve İZELMAN şirketlerinde örgütlü olan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası 2 ve 3 No’lu Şubeler, emekçilerin taleplerinin karşılanmaması üzerine 20 Haziran’da greve gitme kararı almıştı. Grev müddetince çöp toplanmaması ve belediye hizmetlerinde yaşanan aksamalar kamuoyunda geniş yankı bulmuştu. Sendika, “eşit işe eşit ücret” ve seçim öncesinde öbür sendika üyesi emekçilere verilen artırım oranlarının korunmasını talep etmişti.

İZENERJİ’de birinci altı ay için sendikanın teklifi yüzde 49 artırımla en yüksek 84 bin 702,77 TL, en düşük 74 bin 741,48 TL’ydi. İZELMAN için ise sendikanın birinci altı aylık teklifi yüzde 49 artırımla en yüksek 94 bin 600,23 TL, en düşük 74 bin 994,69 TL olmuştu. Belediye ise her iki şirket için yüzde 29,16 artırım teklif ediyordu.

Sonuç itibariyle DİSK/Genel-İş ile yüzde 30+19 artırım oranı üzerinden anlaşıldı. Böylelikle Belediye-İş ‘in anlaştığı maaş oranları yakalanamadı. Bu nedenle grev sona ermiş olsa da belediye idaresi ile emekçiler ortasındaki kriz şimdilik dindirilmiş görünmüyor.

Cemil Tugay, Belediye İş’e bağlı kurumlarda düşük maaşların şu an 80 bin TL civarında olduğunu belirterek “Eylül ayından itibaren 130 binli sayılara erişecek. Patron maliyeti şu an 140 bin iken artırımdan sora 185 bin civarı sayılara gelecek. Bunu kurum olarak kaldırabilmemiz mümkün değil. Ben ve arkadaşlarımız büyük hüzünler yaşayarak bu süreci yaşıyoruz. Lakin sendika sorumluluğu almak zorunda” dedi.

Tugay, işe alındıkları saptanan sendika yöneticilerinin yakınlarının da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden çıkarılacağını belirtti. Ayrıyeten yeni bir “halk komitesi” kurulacağını duyurdu. Bu komite, belediyedeki istihdam kararlarını denetleyecek ve kamuya raporlayacak.

Grev sırasında halay çeken işçilerFotoğraf: DHA

Aziz Çelik: Kaynak problemini personeller yaratmadı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki grev devam ederken DW Türkçe’ye konuşan Çalışma İktisadı Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, uyuşmazlığın temel sebebinin fiyat ayrımcılığı olduğunu söylemişti. Belediyede birden fazla sendikanın bulunduğunu ve bu sendikalardan biriyle daha evvel imzalanan toplu iş kontratındaki yüksek fiyatın, misal işi yapan başka personellerce de talep edildiğini aktaran Çelik, belediye idaresinin bu farkı “önceki idarenin yaptığı sözleşme” gerekçesiyle devam ettirmemek istemesinin süreci çıkmaza sürüklediğini tabir etmişti.

Kamu idaresinde sürekliliğin temel olduğunu vurgulayan Çelik, “Benzer işi yapan şahıslar ortasında bu kadar büyük fark olamaz” diyerek, fiyat ayrımcılığının Anayasa’nın eşitlik prensibine muhalif olduğunu ve iş yerinde huzursuzluk yarattığını kaydetmişti.

Çelik, belediyenin mali meşakkatlerinin personellerden değil, merkezi hükümetin muhalif belediyelere dönük baskılarından kaynaklandığını da vurgulayarak, bu durumun kamuoyuna şeffaf halde anlatılması gerektiğini tabir etmişti. “İşçilerin yüksek fiyat istemesiyle açıklanamaz” demişti.