Bıçaklı saldırı Almanya’da siyasi tansiyonu tırmandırdı

Bavyera eyaletindeki Aschaffenburg kentinde biri çocuk iki kişinin vefatına yol açan bıçaklı taarruz Almanya’yı sarstı.

Saldırgan Enamullah O.’nun Afgan asıllı olması ve sığınma müracaatının kabul edilmemesine karşın hudut dışı edilmemiş olması, sistemsiz göçü bir kere daha Almanya gündeminin en değerli hususu haline getirdi.

Psikiyatrik rahatsızlıkları bulunan ve daha evvel şiddet hadiseleri nedeniyle üç sefer tedavi gören failin neden serbestçe dolaşabildiği de cevabı aranan sorular ortasında.

Failin kaldığı sığınma yurdunda yapılan aramalarda radikalleşme eğilimi ya da rastgele bir dini ideolojiyle bağının tespit edilemediği, buna rağmen psikiyatrik rahatsızlık ve ilaç kullanımına dair bulgulara ulaşıldığı belirtiliyor.

Sağduyu ve birlik çağrısı

Aschaffenburg Belediye Başkanı Jürgen Herzing, bugün bıçaklı hücumun düzenlendiği parka giderek hayatını kaybedenler için çelenk bıraktı.

Saldırıda hayatını kaybeden iki yaşındaki çocuğun Fas kökenli olduğu, olay esnasında parktan geçen 41 yaşındaki bir Alman erkeğin de çocukları korumak için saldırgana müdahale etmeye çalıştığı, bunun sonucunda hayatını kaybettiği açıklanmıştı.

“Bu hareket hepimizi dehşete düşürdü” diyen Belediye Başkanı Herzing, 50 yıl boyunca itfaiyede misyon aldığını, pek çok makûs olaya tanıklık ettiğini, fakat hiç bugün olduğu kadar sarsılmadığını söyledi.

“Sanki kendi çocuğum ölmüş, kardeşim ölmüş ya da yaralanmış üzere hissediyorum” sözlerini kaydeden Belediye Başkanı, kent halkından sağduyulu olunmasını istedi.

Bir birey tarafından gerçekleştirilen aksiyonun, işlenen bir kabahatin, o kişinin geldiği toplumun tamamına mal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Herzing, ayrıyeten nefret ve şiddet sarmalını önlemek için birlik daveti yaptı.

Siyasette tansiyon tırmandı

Bu ortada 2 yaşındaki Suriyeli bir kız çocuğu, 72 yaşındaki bir erkek ve 59 yaşındaki bir bayan eğitmenin de yaralandığı hücum, yalnızca Aschaffenburg’da değil tüm Almanya’da büyük yankı uyandırdı.

23 Şubat’taki erken genel seçimlere bir ay kala gerçekleşen akın, sistemsiz göçü yine Alman siyasetinin en kıymetli gündem hususu haline getirdi.

Yapılan anketler Almanya’daki seçmenlerin göçü çözülmesi gereken en kıymetli siyasi sorun olarak gördüklerine işaret ediyor.

Scholz hükümeti okları Bavyera’ya çevirdi

Almanya’nın Toplumsal Demokrat Partili (SPD) Başbakanı Olaf Scholz, hücumdan çabucak sonra yaptığı açıklamada “Hatalı müsamaha uygunsuzdur” diyerek Almanya’da artık bulunmaması gereken saldırganın neden hala ülkede bulunduğuna ilgili makamlar tarafından derhal açıklık getirilmesi gerektiğini söyledi.

“Bunun acil sonuçları olması gerekiyor” diyen Scholz, ayrıyeten dün akşam iç istihbarat kurumu Anayasayı Muhafaza Dairesi, Federal Kriminal Dairesi ve Federal Polis Teşkilatı liderlerini ivedilikle başbakanlığa çağırdı, toplantı yaptı.

Bugün de SPD’li İçişleri Bakanı Nancy Faeser, saldırı hakkında yaptığı açıklamada tenkit oklarını Bayvera eyaletine çevirdi.

“Bavyera makamları çok sayıda şiddet hareketine karşın failin neden özgür dolaşabildiğine açıklık getirmek zorunda” diyen Faeser, “Görünen o ki Bavyera’da birtakım şeyler yanlış gitti” tenkidinde bulundu.

Bavyera hükümeti ise Scholz hükümetini gaye aldı

Bavyera’nın Hristiyan Toplumsal Birlik (CSU) partili Başbakanı Markus Söder ise yaşananların Federal Hükümetin izlediği göç siyasetlerinin bir sonucu olduğunu idda etti.

Şubat ayındaki seçimler sonrasında iktidarın değişeceğine işaret eden Söder, kurulacak yeni hükümetin “hataları düzelteceğini” söyledi, izlenecek politikayı “ülkeye daha az giriş, ülkeden daha çok çıkış” ve “sıfır müsamaha, sıfır taviz” kelamlarıyla tanımladı.

Muhafazakar siyasetçi Söder ayrıyeten önceliğin güvenlik olması gerektiğini tabir ederek “Almanya hudutlarının sistemsiz göçe kapatılması gerektiğini” savundu.

CSU, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin Bavyera’daki kardeş partisi. CDU/CSU’nun 23 Şubat seçimleri için belirledikleri başbakan adayı birebir zamanda CDU’nun Genel Başkanı Friedrich Merz.

Seçim anketleri, erken seçimlerden CDU/CSU’nun birinci parti çıkacağına işaret ediyor. Bu nedenle Merz başbakanlığa en yakın aday olarak nitelendiriliyor.

Söder, Merz ile göç siyasetlerinde esaslı değişiklikler konusunda mutabık kaldıklarına dikkat çekerken, yeni hükümet kurulduktan sonra “polisin yine Almanya hudutlarından sistemsiz göçmenleri geri çevirmeye başlayacağını, hudut dışı kararlarının uygulanmasına da ivme kazandırılacağını” söyledi.

CDU lideri Merz: Sınır aşıldı

Friedrich Merz ise Aschaffenburg saldırısı için “Artık hudut aşıldı” açıklamasını yaparak son devirde artan ataklara son 10 yıldır izlenen ve “rezalet” olarak nitelendirdiği iltica ve göç siyasetlerinin yol açtığını idda etti.

Artık Almanya’da “sınır tanımayan vahşetin yeni bir nitelik kazandığını” aktaran Merz, başbakan seçildikten sonra göç siyasetlerini misyondaki birinci gününden itibaren kısıtlayacağını söyleyerek geçerli giriş dokümanları olmayan herkese “fiili giriş yasağı” uygulayacağını ilan etti.

AfD’li Weidel: Hudutlar kapatısın

Anketlerin seçimlerden ikinci parti çıkacağına işaret ettiği çok sağcı Almanya için Alternatif’ten (AfD) de Aschaffenburg saldırısı ile ilgili bir çıkış geldi.

Göçmen karşıtı AfD’nin Eş Başkanı ve seçimlerdeki başbakan adayı Alice Weidel, Almanya’nın hudutlarının kapatılması için derhal Federal Meclis’te oylama yapılması gerektiğini savundu.

Weidel ayrıyeten sonların kapatılması ve yasadışı göçmenlerin hudut dışı edilmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin geçirilmesi için

CDU/CSU’nun AfD ile işbirliği yapmama tavrından vazgeçmesi gerektiğini de kelamlarına ekledi.

Reuters, dpa, AFP/ DA, BK

DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl erişebilirim?